Covid 19 sürecinde cildimizle ilgili aklımıza takılan 5 soru!

featured

Covid 19 kaynaklı ölüm vakalarının yeniden artış gösterdiği ve virüsle mücadelede yaklaşık 8 ayı geride bıraktığımız bu dönem, hem sağlığımız hem de sağlığımızın önemli bir yansıması olan cildimizle ilgili önemli tehditleri de beraberinde getiriyor. Sağlığımız için olmazsa olmaz olan maske kullanımı ve hijyen önlemleri, özellikle ellerimiz ve yüzümüzde geçmeyen döküntüler oluşmasına neden olurken; yavaş yavaş kış mevsimine girmekte olduğumuz bugünler, alacağımız yeni önlemlerle birlikte cilt sağlığı konusunda bir kez daha düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

Kış mevsiminde kapalı mekanlarda daha çok bulunuyor olmamız cilt sağlığımızla ilgili nelere dikkat etmemiz gerektiğini yeniden gündemimize getirdi. Vakaların artışıyla uzmanların çift maske takılmasını bile önermeye başlaması, cildimizle ilgili en çok aklımıza takılan 5 sorunun yanıtını ise Dermatolog Doç. Dr. Ahu Birol Kocaalp yanıtladı…

Tedaviyi akşam yapın, maskeden önce yoğun krem kullanmayın!

1- Maske kullanırken cilt tedavimiz ve bakımımız nasıl olmalı?

Maske kullanımından dolayı cildin kapalı kalmasına bağlı olarak özellikle ağız ve çene bölgesinde akne yatkınlığı olan kişilerde akne sorunları artmış durumda. Buna ek olarak ‘rozase’ dediğimiz kırmızılık ve iltihaplı noktalarla kendini gösteren bir hastalık da bu dönemde dikkati çekiyor. Maske ile cildimiz kapalı kaldığında terliyoruz, ağız ve çenemiz nemli kalıyor, bu da oradaki mikroplarda bir aktivasyona neden oluyor, iltihaplı deri hastalıkları tetikleniyor.

Bunun için bu rahatsızlıkların kötüleşmesini beklemeden bir dermatoloğa danışmak ve uygun görülen tedaviyi sadece akşamları uygulamak doğru olacaktır. Bununla birlikte sabahları maske takmadan önce yoğun ürünler kullanmak yerine, sadece cildi temizlemek ve güneş koruyucu sürüp çıkmak yeterlidir.

Kullandığımız maskelerin temizliğine, onları sık sık değiştirmeye veya maskeler tek kullanımlık değilse onları günlük olarak temizleyerek kullanmaya çok dikkat etmeliyiz. Maskeyi koluna geçirmenin, çenenin altında tutmanın, elle sürekli dokunmanın ve bir yere koyup sonra oradan alıp tekrar kullanmanın maskeyi başlı başına bir enfeksiyon kaynağı haline getirdiğini ise asla unutmayalım…

2- Covid 19’a karşı güçlenmek için kullandığımız hangi takviyeler cildimiz için de faydalı? Takviyeleri kullanırken nelere dikkat etmeliyiz?

Bu dönemde bağışıklık fonksiyonunun gelişmesi ve sürdürülmesi için vücudun ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besin ögelerinin yeterli miktarda karşılanması gerekmektedir.

A, C, D ve E gibi vitaminler ile çinko, bakır, selenyum ve demir gibi minerallerin sağlıklı bir immun (bağışıklık) yanıtımın sürdürülmesinde önemli olduğu bildirilmiştir. Yağda çözünen A, D, E, K gibi vitaminlerin fazlasının ise yararından çok zarar getirebileceğini göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

3- Covid 19 ile dijital ekranlar üzerinden daha çok iletişim kurmamız, gözlerimiz kadar cildimizi de ‘mavi ışığın zararları’ açısından tehdit ediyor. Bundan korunmak için neler yapabiliriz?

Akıllı telefonlar, tabletler, dijital ekranlar ve televizyon ekranları LED yapay ışık kaynaklarını kullanıyor. Mavi ışık, cilt yaşlanması, hücresel yenilenmeyi engelleme, ince çizgi ve koyu lekelerin çıkmasına sebep olabiliyor. Cildi mavi ışıktan korumak için titanyum dioksit ve çinko oksitten yapılmış ve UV ışınlarına karşı kapsamlı koruma sağlayan kremleri tavsiye ediyoruz, çünkü bu tür mineral koruyucular, ışığı yansıtarak cildimizin alabileceği zararı minimize ediyor.

Geçmeyen döküntüler var ise dikkat!

4- Covid 19’un cildimizdeki hangi belirtileri önlem almayı gerektirir?

Viral hastalıklarda yaşanan tüm ‘cilt döküntülerini’, bir tür viral hastalık olan Covid 19’da da görebiliyoruz. Covid’e özel bir döküntü türünü tespit etmek ise mümkün değil, burada çok çeşitli döküntü tipleriyle karşılaşılabiliyor. Covid 19, bazen deri döküntüsüyle başlayabiliyor, bazen de hastanedeki tedavi süresince veya yoğun bakımda bu döküntülere rastlanabiliyor.

Covid 19 bulgularında en sık karşılaşılan deri döküntüsü ise ‘makülopapüler döküntü’ dediğimiz ve en çok vücutta, üst gövde ve kollarda ortaya çıkan, kırmızı, küçük noktasal kabarıklıklar şeklinde gerçekleşiyor. Bunun ardından en sık karşılaşılan döküntü ise suçiçeği şeklinde, içi su dolu noktacıklar olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer döküntü şekli ise ürtiker dediğimiz ve halk arasında kurdeşen olarak adlandırılan bir cilt hastalığı. Bu da tüm dünyada en çok karşılaşılan üçüncü deri bulgusu olarak saptanıyor.

Bu rahatsızlıkların en önemli nedenlerinden biri Covid 19 ile virüsün damar içi pıhtılaşmaya neden olduğunun ortaya çıkması… Örneğin pıhtılaşma çok yoğunsa, daha çok yoğun bakımdaki hastaların ellerinde, parmak uçlarında nekroz dediğimiz kan akımının bozulduğu tablolar görülebiliyor. Covid 19 hastaları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre ise bu tür cilt döküntüsü bulguları ileri yaşta daha çok görülüyor. 65 yaş ve üzeri yaşlarda olan ve tansiyon ve şeker hastalığı gibi birden fazla rahatsızlığı bulunan hastalarda daha çok görülüyor. Burada tavsiye edebileceğim, eğer döküntüler günden güne kötüleşiyorsa mutlaka bir dermatoloğa danışılması…

İşte ellerimizi korumanın 6 püf noktası!

5- Ellerimizi bu dönemde yıpratmamak için nasıl koruyacağız?

1- Covid 19 sürecinde ellerimizi çok fazla yıkamamız ve temizlemek amacıyla kullandığımız alkollü dezenfektan ve kimyasallar, derimizi koruyan yağ tabakasını uzaklaştırıyor. Bu da kızarma, kuruma, çatlama ve hatta yaralara sebep oluyor. Egzama başladığında ise bu mantar enfeksiyonları gibi bakteriyel enfeksiyonlara bizi daha açık hale getiriyor. Bu noktada kimyasalların, dezenfektanların kullanımına dikkat etmek gerekiyor. Daha çok ellerin iç kısmına sürülmesi ve daha ince deriye sahip olan üst kısımlarına ise daha az kullanılması gerekiyor. Yani avuç içine 5 kere dezenfektan veya alkollü bir temizleyici uyguluyorsak, elimizin üst derisine 1 kere uygulamamız yeterli oluyor.

2-Temizlik açısından ise dezenfektan kullanmaktan çok ellerimizi yıkamaya yönelmek, yıkama imkanımızın olmadığı ortamlarda dezenfektana yönelmek daha doğrudur. Çok renkli ve kokulu sabunlar kimyasal içerebildiğinden, yıkamada su ve beyaz katı sabun, katı sabun yoksa beyaz sıvı sabunun kullanılmasını öneriyorum.

3- Ellerinizin üzerini bakteriyal enfeksiyon ve egzamadan korumak için en az 2-3 yıkamada bir vazelin gibi yoğun bir kremle mutlaka nemlendirin.

4- Eğer kumaş bir eldiveniniz varsa, kremin üzerine bu kumaş eldiveni giyip emilimini artırarak uyumak da onarıcıdır. Bunun gibi örnekleri çoğaltırsak, örneğin yine yoğun bir şekilde kremlemenin ardından streç filmle sarıp yarım saat veya 1 saat bekletmek, fayda sağlar. Streç film yerine içi pudralı olmayan ve parmak kısımları kesilmiş tek kullanımlık bir eldiven de tercih edilebilir.

5-Eğer elinizde çatlak varsa, çatlağın etrafına yoğun bir şekilde krem sürüp, çatlağın tam ortasına bir damla limon suyu damlatmak da iyileştirici bir yöntemdir. Limon suyu biraz yakar ancak çatlağı onarmanın en iyi yoludur. Burada dikkat etmek gereken en önemli nokta, eğer elde egzama varsa limonu her tarafa yaymamamız gerektiği.

6-Temizlik yaparken eldiven giymeyi atlamamak, çamaşır suyu ve diğer temizleyicilerle direkt temas etmemek önemli.

Covid 19 sürecinde cildimizle ilgili aklımıza takılan 5 soru!

Yorumlar kapalı.